To look from afar, from within a dream, is that which adds layers, colors, ripples to the gaze, especially if there’s nothing good to see. Even if the landscape doesn’t appear with all those addendums streaming from every mind, it becomes majestic, transforming into a far-off horizon. A silhouette, divining the magic of the blue glass on the top floor, erases everything before the eye, transporting it. It’s like stories told by a blind man: What will happen and what cannot happen are steeped together. In the passage from furtive looks and colored glass to direct looks and limpid glass, dream and hope see so much, and in the hopelessness of knowing, they bring life down from the stage.
Şule Gürbüz
°
Uzaktan ve bir hayalin içinden bakmak bakışa katmanlar, renkler, menevişler ekleyendir, hele bir de iyi görülmüyorsa. Her zihinden akan ilaveler ile manzara görülemese de heybetlenir ve bir uzak ufka dönüşür. Üst kattan, mavi camın füsunundan güçlükle sezilen bir siluet göz önündeki her şeyi siler götürür. Bir âmânın dilinden dinlenen masallar gibi olmuş, olacak olamayacak ile birlikte demlenir. Gizli bakış ve renkli camlardan direk bakış ve saydam cama geçişte hayal de umut da çok görüp bilmenin ümitsizliğinde hayatı sahneden yere indirir.
Şule Gürbüz
°
PVC-Framed Palace Window (Saray Pimapeni), 2016. PVC, plexiglass, 64×101 cm. “Timeless Palace Museum” @SPOT Production Fund, Istanbul, TR.
Photo © Dağhan Gürkanlar